TÜSİAD Onursal Başkanı Tuncay Özilhan: Yüksek enflasyon mali sıkıntıyı beraberinde getiriyor
TÜSİAD Genel Kurul toplantısında TÜSİAD Onursal Lideri Tuncay Özilhan, yeniden TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras seçildi.
Genel kurulda konuşan Özilhan, 2015 yılında görevi devraldıktan sonra küresel mimaride değişim dalgalarının yaşandığını belirtti.
19. yüzyılın tarihte uzun bir yüzyıl olarak bilindiğini belirten Özilhan, şöyle konuştu:
“1789 Fransız İhtilali ile başlayıp 1914 Birinci Dünya Savaşı’na kadar devam eden dönem, ulus devletlerin kurulduğu, modern dünyanın temellerinin atıldığı bir dönemdi. Öte yandan 20. yüzyıl kısaydı. 21. yüzyılın ikinci on yılı bence ‘uzun’ oldu. ‘On yıl’ tabirini hak ediyor. 2008 kriziyle başlayan belirsizlik, karmaşa, bilinmezlik ve çalkantı dönemi nefes almadan devam ediyor. Dünya her zaman terör olaylarıyla sarsıldı. ve toplu katliamlar. Küresel ısınma görülmemiş boyutlara ulaştı. Doğal depremler ve afetler, bunlardan biri de ülkemizde. Küresel sistemde depremler yaşadık. Bildiğimiz dünya değişti. Dünya ekonomisi bir daha eski haline dönemedi. Liberal küreselleşme yaklaşımı iş dünyası müdahalelerine ve ticaret savaşlarına neden oldu.E-ticaret hayatımıza girdi.Artık ekonominin temel parametreleri yeşil ekonomi, yeni teknolojiler ve küresel tedarik zincirleri oldu. Kovid-19 salgını her alanda derin etkiler bıraktı. Dünyada gelir eşitsizliği azalıyor, yolsuzluk durduruluyordu ama 2019’dan sonra 70 milyon insan aşırı yoksulluğa itildi. “Savaşlar, iklim krizi, ekonomik zorluklar gibi nedenler dünya çapında göçlere ve mülteci krizlerine neden oldu.”
“2015’te 16 milyon olan mülteci sayısı 2023’te 30 milyona ulaştı” diyen Özilhan, şöyle konuştu:
“Türkiye, İran’la birlikte dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke haline geldi. Bu tür olumsuz durumlar dünyanın hemen her yerinde yankı buldu. Toplumsal olaylar arttı. Türkiye’nin batı ile batı arasında bir köprü olduğuna dikkat çektim. doğu ve Avrupa Birliği üyelik sürecinin önemi.”Küresel riskler, bölgesel tehditler ve ekonomik çıkarlar göz önüne alındığında Avrupa Birliği, Türkiye için vazgeçilmez bir değerdir. Türkiye 2024 yılında hâlâ terörle mücadele ediyor. Göreve geldiğimde 1999 Gölcük depreminin üzerinden 9 yıl geçmişti. Geçen yıl yaşadığımız depremin yaralarını hala tam olarak sarmış değiliz.”
Özilhan, 2015 yılında enflasyonun yüzde 9, kişi başına gelirin 11 bin dolar, cari açığın gayri safi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3, son verilere göre enflasyonun yüzde 65, kişi başına gelirin ise yüzde 10 olduğunu hatırlattı. bin 659 dolar, cari açığın gayri safi yurt içi hasılaya oranı. Gelirlere oranının ise yüzde 3,6 olduğunu söyledi.
Türk ekonomisinin dünya ekonomisindeki payının yüzde 1,15, dünya mal ve hizmet ihracatındaki payının ise yüzde 4,1 olduğunu belirten Özilhan, “Üretimi artırmadan makroekonomik sorunlarda kalıcı bir iyileşme mümkün değil. Küresel konjonktür durumu bu duruma getirdi” hatta daha önemli.” Bir açıklama yaptı.
Özilhan, “Yüksek enflasyon ve refah yaratmayan büyüme, mali sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Türkiye 2024’te hâlâ gelir eşitsizliğiyle mücadele etmeye devam ediyor. Refahın artması için istihdamın artırılması gerekiyor. İşsizlik 2015’te 10,3 iken 9 oldu. Geçen yıl kasım ayında Türkiye, 2024 yılında da hâlâ “Vatandaşlarına iyi işler yaratmak için mücadelesini sürdürüyor. İşsizlik sorunumuz olduğu kadar nitelikli insan kaynağı sorunumuz da var.” dedi.
Özilhan, konjonktür ne kadar olumsuz olursa olsun geleceği kaybetmemek için uzun vadeli düşünmek ve yapısal sorunları gecikmeden çözmek gerektiğini söyledi.
“Umarım yaklaşan yerel seçimler genel seçimlerle aynı şekilde ilerlemez.”
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD olarak şiddet dolu bir dönemde çalıştıklarını belirterek, “Ortak akılla yan yana durarak, birbirimizden güç alarak, birbirimize destek olarak doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz. Atatürk’ün çizdiği yolda doğru bildiklerimizi söylemeye devam edeceğiz ve ülkemizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesini sağlayacağız.” “Düşündüğümüz tüm konuları toplumumuzun en geniş kesimleriyle paylaşmaya özen gösterdik.” söz konusu.
6 Şubat depremi ve Marmara Bölgesi’nde beklenen depreme değinen Turan, “Biz de TÜSİAD olarak Deprem Çalışma Grubumuzla birlikte, özel birimin beklenen Marmara depremine hazırlıklı olmasını sağlamak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Afet yönetimi Çok önemli bir planlama olduğunu belirterek, “Hazırlık ve adaptasyon gerektiriyor. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız yıkıcı deprem bu gerçeği en acı şekilde öğretti. Kurumlarımızı ve kurallarımızı güçlendirmeli, şehirlerimizi depreme dayanıklı hale getirmeliyiz. Bu konularda vakit kaybetmenin sorumluluğunu alamayız.” dedi.
Ülke gündemindeki önemli konulardan birinin yerel seçimler olduğunu belirten Turan, “Umarım önümüzdeki yerel seçimler, kentsel dönüşümde ilerlemek yerine şehirlerdeki yaşam kalitesini artıracak somut projeleri tartışacağımız bir ortam yaratır. Genel seçim mantığı, örneğin akıllı şehir projelerini, teknolojiyi şehir hayatına nasıl entegre edeceklerini tüm siyasi partilerimizden duyacağız.” İsteriz ki. Yerel yönetimler demokrasinin aşağıdan yukarıya inşa edilmesinde büyük rol oynamaktadır. Yerindenlik ilkesi, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki yetki ve görev paylaşımının düzenlenmesinde temel bir kavramdır. Vatandaşın tercihinin dikkate alınması ve yetki ve sorumluluğun halka en yakın birimler tarafından yerine getirilmesi hizmetlerin etkinliği açısından önemlidir. Değeri var.” sözlerini kullandı.
Turan, ekonomik toparlanma için rasyonel politika çerçevelerine bağlı kalmaya devam edilmesi gerektiğini, enflasyonla mücadelede para politikasının sosyal politikalar ve maliye politikasıyla desteklenmesine önem verdiklerini belirterek, bu sürecin son derece önemli olduğunu söyledi. sadece enflasyonun düşürülmesi açısından değil, aynı zamanda özellikle sabit gelirliler üzerindeki olumsuz etkileri açısından da. Değerli olduğunu kaydetti.
Orhan Turan, ekonominin rekabet gücünün artırılması için kayıt dışı sektörle ilgili çalışmaların daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Vergisini gerçek anlamda kuruşuna kadar ödeyen, her türlü mevzuata uyan işletmeler, Kayıt dışı işletmelerle rekabet zorlaşıyor. Kayıt dışı ekonomi, kayıtlı sektörün vergi yükünün de ağırlaşmasına neden oluyor. Üstelik.” “Kayıt dışı ekonomi; çevre kirliliği, kamu sağlığı, çalışanların sosyal güvenlik hakları, iş sağlığı ve güvenliği, hatta hata ekonomisi gibi birçok olumsuz unsurla iç içedir. Bu nedenle geçişin teşvik edilmesini büyük önemsiyoruz. Kayıtlı ekonomiye.” söz konusu.
Türkiye’nin son bir yılda çok acı yaşadığına dikkat çeken Turan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şehitlerimizin acısı hâlâ kalbimizde. Kahramanmaraş depreminde 50 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti. Filistin’de ölen çocuk sayısı ise 11 bini aştı. İnşallah 2024’te de acılarımızı dindirebiliriz.” Ülkemizin karşı karşıya olduğu tüm zorlukların üstesinden gelebileceğimizden hiç şüphem yok Nitelikli insan potansiyelimiz, Bilim insanlarımız, her alanda uzmanlarımız, uzman sivil toplumumuz ve kalbi ülkesi için atan 85 milyon vatandaşımız var. Her türlü ekonomik ve politik sorunu bir şekilde çözebiliriz ama kaybedilen canların yerini dolduramayız, katledilen doğayı, bozulan ekolojik sistemi geri getiremeyiz, fırsat eşitliği “Sağlayamadığımız gençlerimize uygun bir gelecek sunamayız. Vakit kaybetmeden ülkemizin geleceği için hayati önem taşıyan konulara odaklanalım, kayıkçı kargaşasını bir kenara bırakalım. Kısa vadeli kısır çatışmalar istemeyelim. Kişisel refah peşinde koşmak yerine ülkenin geleceği için yarışalım.”